Arabuluculuk, tarafların üzerinde tasarruf edebilecekleri özel hukuk alanında bulunan bir uyuşmazlığı, tarafsız üçüncü bir kişi eşliğinde müzakere yöntemlerini kullanarak çözmelerine yardımcı olan bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoludur.
Tanım olarak oluşturduğumuz üst paragrafta belirttiğimiz üzere her konu arabuluculuk kapsamında değildir. Kamu düzenini ilgilendirmeyen ve cebri icraya elverişli konularda taraflar arabulucuya gidebilirler. Tarafların sözleşme konusu yapamayacakları konularda örneğin ceza davalarında arabuluculuk mümkün değildir.
Sürece başvurma, devam ettirme ve bitirme aşamalarında yani bir bütün olarak arabuluculuk sürecinde tamamen gönüllülük esastır. Bu nedenle süreci taraflar yürütmektedirler. Arabulucunun, tarafları bir sonuca zorlaması söz konusu olamaz. Başvuru esnasında gönüllülük ilkesinin bir istisnası ise dava şartı olarak kanunda düzenlenen zorunlu arabuluculuk halleridir. Örneğin; işçi alacakları, kira uyuşmazlıkları, ortaklığın giderilmesi … Zorunlu arabuluculuk hallerinde arabuluculuğun dava şartı olması anlaşılmalıdır. Uyuşmazlığın konusu dava şartı olarak arabuluculuk yolunun tüketilmesi düzenlenmişse ve bu yola gidilmeden dava açılmışsa, mahkeme davanın usulden reddine karar verir.
Gönüllülük ilkesinin yanı sıra süreç içerisinde taraflar, başvuran taraf ya da karşı taraf olarak tamamen eşit konumdadırlar. Tarafsız ve bağımsız olarak iletişimi sürdüren arabulucunun da taraflara eşit davranma yükümlülüğü bulunmaktadır.
Arabuluculuk sürecinde taraflar açısından en çok karşılanan durum, oturumlarda konuştukları bir olayı, gösterdikleri belgeleri arabuluculuk sürecinin bitmesiyle karşı tarafın kedi aleyhlerine kullanacaklarını düşünerek konuşmaktan kaçınmalarıdır. Böyle olunca da süreç sadece bir teklif/kabul et-etme şeklinde devam ederek tıkanmaktadır. Oysa ki arabuluculukta taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça hem arabulucu hem de taraflar ve arabuluculuk sürecine katılan diğer kişiler, arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde kendilerine sunulan veya diğer bir şekilde elde ettikleri bilgi ve belgeler ile diğer kayıtları gizli tutmakla yükümlüdürler. Yine arabuluculuk sürecinde gösterilen belge ve kayıtlar ileride dava veya tahkim sürecinde delil olarak kullanılamazlar.
Gizlilik ve gönüllülük esasına dayanan bu arabuluculuk sürecinin, dava yoluna kıyasla hem maddi açıdan hem de zaman açısından oldukça ekonomik olması taraflara sağladığı en büyük faydalarıdır. Bunlara çözüm odaklı olması, tarafların süreci kendilerinin yönetmesi ve aralarındaki ilişkiyi sürdürülebilir kılması da eklenebilir.